Fethiye'de Tatlı Bir Kaçamak!





Uzunca bir aradan sonra yeniden yazmaya basladım nihayet. Okullar basladı, yaz bitti biz baharı bırakmak istemezken kıs çoktan dayandı kapımıza. Ve anahtar deliginden girdi de artık yavas yavas…

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla edinilen 5 günlük bos vakti ben de sizler gibi degerlendirdim elbette. Ama bana çok uzak bir yerde, Fethiye Kabak Koyu'nda. Cennetten bir köse dediklerinde epey abartılı bulmustum ama gidip kendi gözlerimle sahit olduktan sonra tüm fikirlerimi altüst degistirmeyi basardı. Yol her ne kadar yorucu ve mesakkatli olsa da buranın dönüs yolunda siz de bıraktıgı o mutluluk-zindelik-hüzün karısımı his tüm yorgunluga degerdi, degdi de…

Öncelikle yolculuk detaylarını biraz anlatmak istiyorum.. Ben ve üniversiteden arkadasım, Ankara startlı bu yolculuk için maalesef Fethiye otobüsünde kendimize yer bulamamıstık, bu yüzden Mugla'dan aktarmalı olarak gittik. Soför Amca bize yardımcı olarak Gökova Kavsagı'nda inmemizi sagladı. Yarım saat kadar bekledikten sonra gelen Fethiye minibüsü ile Mugla maceramız baslamıs oldu. Buraya kadar her sey sorunsuz, mutlu mesut yolculugun keyfini çıkarıyorduk. Ta ki Fethiye minibüsü bizi mola yerinde unutup ( hem de tüm esyalarımız içindeyken! ) gidene dek. Her ne kadar bu yolculuk için hevesli olsak da, gerçekten sinir bozucu bir durumdu. Hele de minibüsün baglı oldugu Fethiye Koop. sirketinin çalısanlarından yardım istedigimizde aldıgımız cevap daha da üzücüydü.. Bize piskin piskin "yapılacak bir sey yok, araba Dalaman'a vardı bile.. Siz en iyisi atlayın buradan taksiye, yolda belki yakalarsınız..." derken kendimi nasıl üzerine atlamamak için tuttugumu hatırlamıyorum. Hakkımızı arayınca ne yapıp edip bizi minibüsümüze ulastırmayı basarabildiler Allah'tan. Bunun haricinde yolculugun genelinin iyi geçtigini söyleyebilirm. 

Beklenmedik bir sebepten ötürü Fethiye'de bindigimiz dolmustan Ovacık'ta inmek zorunda kaldık.. Iki seçenegimiz vardı: ya 3.5 saat bekleyip bir sonraki Kabak Koyu dolmusuna binecektik, ya da taksi ile yolumuza devam edecektik.. Biz 2. yolu daha mantıklı bulduk.. Gerçi biraz tuzluya mâl oldu ama olsun o kadarı da artık degil mi :) 40 TL cebimizden eksilse de çok sükür kamp yerimize 11 gibi vardık.. Ve böylece yolculuk sona ermis oldu (nihayet!).

Konaklama konusunda internetten epey bir arastırma yapmıstım ve iki kamp yeri arasında kararsız kalmıstım.. Kısa iki telefon görüsmesi sonucunda bizim için en uygun yer için karar vermeme yetti. Bizi kamp alanında 2 tatlı bayan ve 3 köpek ( pek tatlı olduklarını söyleyemem, Beyaz hariç :) karsıladı.. Helin Camping'in sahibi Feraye Hanım ve kızı Duygu Hanım gerçekten oldukça canayakın ve misafirperver insanlar.. Tatil boyunca bizi oldukça iyi agırladılar.. Ben hiçbir yerde bu kadar saglam bir kahvaltı yaptıgımı hatırlamıyorum. Yemekleri de Akdeniz Usûlü  ve oldukça lezizdi diyebilirim .. Ah bir de su köpekler olmasaydı tam bir cennette oldugumu düsünecektim ama... Duygu ve Feraye Hanım her ne kadar iyi niyetle köpegin benimle oynamak istedigi konusunda ısrar etseler de , Pati ( Boxer ) denen o “cici” köpek bana resmen saldırdı, hem de iki kez.. Normalde “uysal” görünen bu köpegin neden benimle bir türlü anlasamadıgını da anlayabilmis degilim, orası ayrı. Neyse ki ufak bir hareketlilikten sonra nihayet bungalovumuza yerlesebildik.. Ve tek istedigimiz havuzdan bile berrak açık mı açık mavilikteki koya kendimizi atmaktı..

Vakit kaybedilmeden mayolar giyildi, havlular alındı ve dogru sahile, Boncuk Plajı'na.. Tamamen kumsal olmasını tercih ederdim ama yine de hiç fena degildi.. Deniz harikaydı tam manasıyla, çıkmak istemiyor insan hiç.. Eminim siz de öyle hissederdiniz orda olsaydınız.. Bol bol fotograf çekmek, orayı kendi bakıs açımdan ölümsüzlestirmek istiyordum.. Bunu da tam olarak basardıgımı söyleyebilirim büyük bir mutlulukla!






2 mükemmel gün geçirdikten sonra campingten çıkısımızı yaptık ve Ölüdeniz'e gitmek üzere yola koyulduk. Benim için harika bir deneyimdi Ölüdeniz'de yüzmek… Doyumsuz zevk alıyorsunuz diyebilirim rahatlıkla. Dogrusu biraz daha Ölüdeniz’le cebellesmek isterdim ama ne yazık ki hava kosulları buna izin vermedi ;( Burada da kesfimizi bitirdikten sonra aksamüstü kent merkezine döndük, big menümüzü yedik ve dönüs yolculuguna basladık..

Genel olarak bakıldıgında her ayrıntısıyla harika bir deneyimdi benim için bu kaçamak.. Herkese mutlaka görmelerini tavsiye ediyorum.. Olur da giderseniz benden Kalamar'a(asagıdaki cici köpecik) kocaman bir öpücük lütfen!